Dikkat! bu haber “Gazete Duvar” ajansından çekilerek otomatik olarak sarihaber.com adresinde yayına alınmıştır. Haberin ilk yayınladığı gibi içeriği editörlerimiz tarafından bir değişiklik yapılmadan yayınlanmıştır. Haber ile ilgili bir hukuksal durum söz konusu ise lütfen bizimle iletişime geçiniz.
SarıHaber gazete veya bir ajans değildir!
DUVAR – İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün yaptığı açıklamada İstanbul’da 10 ilçede ikamet izinlerinin kapandığını, yeni yabancı kaydı yapılmayacağını açıkladı. Soylu’nun bu açıklamaları sonrası Esenyurt, Fatih, Küçükçekmece, Başakşehir, Bağcılar, Avcılar, Bahçelievler, Sultangazi, Esenler ve Zeytinburnu tüm ikamet izinlerine kapandı.
Göç Araştırmaları Derneği’nden (GAR) Doç. Dr. Didem Danış, kararın mültecilere korkuya sürüklediğini söylerken, mülteci meselesiyle yakından ilgilenen avukat Duygu İnegöllü ise, “Anayasal haklar kısıtlanamaz” dedi.
‘MÜLTECİLER ARASINDA KORKUYA YOL AÇIYOR’
Göç Araştırmaları Derneği’nden (GAR) Doç. Dr. Didem Danış, bu kararın mülteciler için olumsuz sonuçlar doğuracağını söylüyor. “İskan politikaları erken cumhuriyet döneminde de yoğun olarak kullanılan bir yönetim tekniğiydi” diyen Danış, “Bu açıdan baktığımızda, devletin bugün bu tarz politikaları uygulaması bir süreklilik olarak görülebilir. Ancak Suriyeli mülteciler konusunda sorun, bunca yıl boyunca serbest iskana izin vermişken, şimdi aniden ve keyfi bir şekilde tavır değiştirilmiş olması. Tıpkı açık kapı politikası ve oldukça pozitif kabul politikalarından sonra siyasi iktidarın Suriyelileri sınırdışı etmeye başlaması gibi, bazı mahallelerin kapatılması da mültecilerin daha çok içe kapanmasına neden oluyor. Özellikle seçim öncesi dönemde daha yoğun bir şekilde görünür olan bu tavır ve politika değişimi Suriyeli mülteciler arasında çok yoğun bir endişe ve korkuya yol açıyor” ifadelerini kullanıyor.
Didem Danış
Peki mülteciler yaşamak neden bu ilçeleri tercih ediyor? Danış bu soruya şu yanıtı veriyor: “Dünyanın her yerinde, göçmenler kiraların daha ucuz ve iş imkanlarının daha çok olduğu yerlerde toplanır. Ayrıca, yeni bir hayata alışma döneminde kendilerini daha güvende hissetmek için kendilerine benzer kişilerin yaşadığı yerleri tercih ederler. Bu da kaçınılmaz olarak bir mekânsal yoğunlaşma yaratır. Hem gündelik hayatta hem de kurumsal düzeyde karşılaştıkları zorlukları, ayrımcılıkları aşmanın bir yoludur bu. Suriyeli mültecilerin de aynı şekilde, İstanbul gibi kentlerde, belli ilçelerde yoğunlaştıklarını gördük.”
‘BAZI HİZMETLERE ULAŞAMAYACAKLAR’
Devletin bu ilçelerde seyreltme politikası uygulamasının kayıtdışılığa yol açacağını savunan Danış, “Bahsettiğim sebeplerle gelişen bu mekânsal toplanmalara karşı, devletin bu şekilde bir seyreltme politikası uygulamasının ters sonuçlar doğuracağını düşünüyorum. Çünkü insanlar uzun zamandır yaşadıkları ve kısmen alıştıkları, uyum sağladıkları bölgelerde oturmaya devam etmek istiyorlar. Devlet buralarda seyreltme politikası uyguladıkça çoğu kişinin kayıt dışı olarak buralarda yaşamaya devam edeceğini göreceğiz. Bu da aslında devlet açısından çok daha sorunlu bir durum ortaya çıkaracak zira, devlet kimin nerede yaşadığını takipte ve kontrolde zorlanacak. Bu durum göçmenlerin durumunun daha da kırılganlaşmasına neden olacak, zira kayıtdışı yaşadıkları ilçelerde eğitim, sağlık gibi bazı hizmetlere ulaşamayacaklar. Devlet bir anlamda mültecilerin ikamet seçeneklerini sınırlayarak onları kayıtdışılığa itmiş oluyor. Bu tarz tepeden inme kararlar, mültecilerin yoğun olduğu mahallelerde zaman içinde oluşan dayanışma ağlarının çözülmesine, mültecilerin güvencesiz kalmalarına neden oluyor. Bu da onların daha çok içe kapanmasına yol açıyor ve devletin amaçladığı uyum sürecine de zarar veriyor.”
AVUKAT İNEGÖLLÜ: HAKLAR KISITLANAMAZ
Mülteci meselesiyle ilgili yakından ilgilenen avukat Duygu İnegöllü ise hakların kısıtlanamayacağını söylüyor: “Tüm temel hak ve hürriyetler anayasal güvence altındadır. Objektif nedenler olmadan ve yasal düzenlemeler anayasal haklar kısıtlanamaz. Biz şimdiye kadar medyadan gördüğümüz açıklamalar hakkında bir yasal düzenleme göremedik. Toplumdaki bazı histerik kaygıların giderilmesi adına bu ülkenin adeta bir de fetva ülkesi olmasına izin verilmemeli. Bir kere hak kısıtlamasını mümkün kılarsak sıra hepimize gelir diye düşünüyorum.”
Duygu İnegöllü
—