Dikkat! bu haber “Pirha” ajansından çekilerek otomatik olarak sarihaber.com adresinde yayına alınmıştır. Haberin ilk yayınladığı gibi içeriği editörlerimiz tarafından bir değişiklik yapılmadan yayınlanmıştır. Haber ile ilgili bir hukuksal durum söz konusu ise lütfen bizimle iletişime geçiniz.
SarıHaber gazete veya bir ajans değildir!
PİRHA – Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a ilişkin açıklama yapan TTB, Dezenformasyon Yasası’ olarak tanınan yasanın halk sağlığına zarar vereceği uyarısında bulundu.
Kamuoyunda ‘Sansür Yasası’ olarak tanınan Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Söz konusu yasaya ilişkin bir tepki de Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) geldi.
Yazılı yapılan açıklamada, söz konusu kanunun içeriğinin toplumun farklı kesimleri tarafından kaygıyla karşılandığı ifade edildi.
Yapılan çalışmanın, “çarpıtılmış bilgi paylaşımıyla mücadeleden ziyade iktidarın sesini/söylemini toplum üzerinde hâkim kılmaya dönük bir hazırlığın ürünü” olduğu vurgusu yapıldı.
“HALK SAĞLIĞINI TEHDİT EDECEKTİR”
Halkın doğru bilgi alma hakkının, sağlık hakkı ile ilişkili olduğu ifade edilerek şu açıklama yapıldı:
“İktidarın bilgiyi çarpıtan uygulamalarının pandemi sürecinde tanığı olarak bu yasanın dezenformasyonu artıracağını da açıkça söyleyebiliriz. Hatırlanacağı üzere iktidar pandemi sürecinde COVID-19 ile ilgili yaptığı açıklamalarla hakikati gizleme çabasına girmiş, vaka ve ölüm sayılarındaki gerçeği toplumla paylaşmamıştı. İstatistiki verileri toplumla paylaşması gereken Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2022 yılında hâlâ 2020 yılının ölüm istatistiklerini açıklamamıştır. Dolayısıyla sadece pandemi sürecini ele alsak dahi dezenformasyonun asıl kaynağı olarak iktidarı ve iktidar güdümündeki kurumları görebiliriz. Bununla birlikte niyet okumadan bağımsız bir biçimde salt olgulara dayanarak bahsi geçen yasa hakkında şunu açıkça söyleyebiliriz: Bu düzenleme, yeni medya mecralarında ya da geleneksel medyada dezenformasyonla mücadelenin uzağındadır ve düzenleme hakikati iktidar lehine bükmenin bir aracı olacaktır. Bu haliyle, ‘Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ sağlık iletişimini de zedeleyerek halk sağlığını tehdit edecektir.
Sağlık alanının piyasalaştırılması ve sağlığın meta haline gelmesi, halk sağlığını nasıl tehdit ediyorsa, medyanın sermaye ile kurduğu ilişkiler de haberi metalaştırırken toplumun haber alma hakkını engellemektedir. Dezenformasyonla mücadelenin ilk ve en önemli ayağı hem sağlık hem de medyanın piyasayla ilişkilerini sonlandırmak, sağlık ve haber alma hakkını güvence altına almaktır. Oysa önümüze gelen yasa, bu gerçeğin üzerinden atlayarak dezenformasyonu sadece yeni medya mecralarında yer alan kullanıcı paylaşımlarına daraltarak iktidarın kurmaya çalıştığı ‘hakikat’ aleyhine söz söyleyen yurttaşları ve kurumları hedef alacaktır. Sadece bu gerçek bile ‘dezenformasyonla mücadele düzenlemesi’nin bizatihi dezenformasyon olduğunu göstermektedir.
DEZENFORMASYON NEDİR?
Kasıtlı olarak yanlış veya çarpıtılmış bilginin paylaşımı anlamı taşıyan dezenformasyon toplum sağlığı için bir tehdittir. Dezenformasyon; yanlış bilgi, komplo teorisi, kanıtlanmamış bilgi, güncelliğini yitirmiş bilgi, söylenti gibi farklı tehditleri de içine alan ve bireylerin doğru bilgiye erişimini engelleyen ‘aşırı bilgi’ geniş tanımı içinde yer alır. Kavramın geniş adı ‘infodemi’ olarak da bilinir.[1] Tanım içinde yer alan kavramlar tek tek ya da birlikte görüldüklerinde birey ve toplum sağlığı açısından tehdit oluşturmaktadır. Doğru bilgi kaynağına ulaşılamadığında sağlık açısından riskler, hastalıklar, ölümler görülebilmektedir. Dolayısıyla, dezenformasyon toplum sağlığını tehdit eden ve bilginin yanlışlığı/eksikliğine işaret eden konuların sadece birisidir.”
“İNSANLARIN BİLİMSELLİĞİ KANITLANMIŞ BİLGİYE ULAŞMASI HAYATİDİR”
TTB açıklamasında, söz konusu düzenlemenin anayasal dayanağının olmadığı da ifade edildi. Düşünce ve ifade özgürlüğü hakkının kötüye kullanılmasını yaptırıma bağlayan düzenlemelerin bulunduğunu aktaran TTB, açıklamasında şu bilgilere de yer verdi:
“Anayasa’nın 25. maddesi ‘Düşünce ve Kanaat Hürriyeti’ başlığını taşır. Maddeye göre ‘Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.’
Anayasa’nın 26. maddesi de ‘Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti’ni korumaktadır. Buna göre ‘Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.’
Anayasa’nın ‘Bilim ve Sanat Hürriyeti’ başlıklı 27. maddesine göre de ‘Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir.’
Kanun teklifinin genel gerekçesinde ‘… dijitalleşme ortamıyla bağlantılı olarak yeni sosyal problemlerin, kişilik bozukluklarının ya da psikolojik hastalıkların tartışıldığı bir dünyaya doğru gidildiği uzmanlarınca dile getirilmektedir’ denilmektedir. Yine gerekçede ‘kötü niyetli kullanıcıların’, ‘yasadışı içerik’ oluşturduğundan bahisle düzenleme yapılması ihtiyacı doğduğu iddia edilmektedir. Kasıtlı olarak yalan haber üretenlerin toplum iradesini ipotek altına alarak, vatandaşların gerçek bilgiye ulaşma hakkını engellediği de tespitler arasında yer almıştır. Ancak korunan hukuki yararın ve cezalandırmanın nedeni gerekçeden anlaşılamamaktadır. Hukuk, ilkeleri korur; cezalandırma hukuken korunan yararın ihlalinin sonucudur. O halde, resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber almak ve vermek, fikir ve kanaat sahibi olma hakkının sınırlandırılmasına metinde sayılanların gerekçe oluşturmadığı açıktır.
Devletten beklenen sağlık hizmetlerinin, hakkın tesisini sağlamaya yönelik çalışanların haklarının sağlık hizmeti alanların haklarıyla birlikte korunduğu yapıyı kurması ve geliştirmesidir. İçinden geçmekte olduğumuz pandemi, tüm dünyada genel olarak kamu hizmetlerinin hayata etkisini açıkça göstermiştir. Yine bu dönemde nitelikli, meslek ilke ve kurallarına uygun haberciliğin sağlık hakkının bütünleyici unsuru olduğunu da teyit etmiştir. İnsanların bilimselliği kanıtlanmış bilgiye, bilimsel araştırmalar ve nitelikli kamusal tartışmalar yoluyla ulaşması hayatidir.”
PİRHA/ANKARA
Kaynak :
https://pirha.org/ttb-dezenformasyon-yasasi-halk-sagligina-zarar-verecek-345910.html/18/10/2022/