Dikkat! bu haber “Gazete Duvar” ajansından çekilerek otomatik olarak sarihaber.com adresinde yayına alınmıştır. Haberin ilk yayınladığı gibi içeriği editörlerimiz tarafından bir değişiklik yapılmadan yayınlanmıştır. Haber ile ilgili bir hukuksal durum söz konusu ise lütfen bizimle iletişime geçiniz.
SarıHaber gazete veya bir ajans değildir!
DUVAR – Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Maden Mühendisleri Odası, Bartın yaşanan maden faciasına dair ilk inceleme sonuçlarını açıkladı.
Açıklamaya başsağlığı dileyerek başlayan Oda, toplam 8 kişilik inceleme ekibinin soruşturmaları ve görüşmeleri sonucunda edilen bilgi ve tespitleri şöyle paylaştı:
Amasra TİM’de 500 yeraltı işçisi, 80 yerüstü işçisi ve 142 memur olmak üzere toplam 722 çalışan bulunmaktadır. 16.00-00.00 vardiyasında yeraltı işçisi olarak 82 kişi tertip edilmiştir.
Ocakta biri üretimde, diğeri de hazırlık safhasında olan iki kartiye mevcuttur. Meydana gelen patlama her iki kartiyeyi de etkilemiştir. Yapılacak incelemeler sonucunda durumun detayları ortaya çıkacaktır.
Her maden faciasında ortaya çıkartılan trafo bahanesi burada da kullanılmaya çalışılmış, inandırıcı olmayacağı anlaşıldığında grizu patlaması olduğu gerçeği kabul edilmiştir.
Grizu patlaması, kritik konsantrasyona ulaşmış metan gazının ve yeterli oksijenin ateş kaynağına ulaşması ile meydana gelir.
Ölümlerin nedeni, grizu patlaması sonucu oluşan yüksek sıcaklık ve şok dalgası nedeniyle yanma ve ortama yayılan karbonmonoksit zehirlenmeleridir.
TTK Tahlisiye ekipleri kurtarma çalışmalarını büyük bir özveriyle yürütürken, yerüstündeki kriz yönetimi organizasyonunda önemli aksaklıklar, madencilerin ailelerine bilgi verilmesinde eksikliklere, can kaybı sayısındaki belirsizlikler sebep olmuştur.
Gaz izleme sistemi verilerine Odamızca ulaşılamamıştır. Metan sensörünün kritik seviyede uyarı verip vermediği, verdiyse ne çeşit önlemler alındığı, uyarı vermediyse nedenlerinin incelenmesi gerekmektedir.
Yukarda sıralanan hususlar inceleme ekibimiz tarafından yapılan tespitler olup, kazanın neden ve sonuçları daha sonraki incelemeler sonucunda netlik kazanacak ve kamuoyuyla paylaşılacaktır.
Grizu patlamalarının önlenebilir olduğunu belirten Oda yetkilileri, görüş ve önerilerini açıkladı:
Bilim ve tekniğin gereklerini uygulamak yerine, yaşanan kayıpları kader ve fıtrat anlayışıyla açıklamak bu tür kayıpların gelecekte de yaşanacağını düşündürmektedir.
TTK gibi kamu kurumları her türlü siyasi baskıdan arındırılarak madencilik işletme kurallarına göre yönetilmelidir.
Madencilik sektöründe acil durum planı ve risk haritaları her kurum, işletme ve bütün işyerleri için ayrı planlanmalı ve uygulanmalıdır.
Metan yoğunluğu olan Zonguldak, Soma, Tunçbilek gibi havzalarda üretim planlaması aşamasında öncelikle metan drenajının her türlü ekonomik kaygıdan uzak bir şekilde dünya örneklerinde olduğu gibi yapılması, bölgenin olabildiğince metansızlaştırılması sonrasında hazırlık ve üretim çalışmalarına başlanılması gerekmektedir.
Yeraltı kömür madenciliği bir kültürdür. Bu kültür geliştirilerek yaşatılmalıdır. Bunun için TTK ve TKİ gibi kamu kuruluşlarımız üretim yaparken aynı zamanda iş güvenliği ve mesleki eğitim anlamında okul görevi görmelidirler. Bu nedenle güçlendirilmeleri için gerekli çalışmalar zaman geçirmeden yapılmalıdır.
Maden üretiminin, maden mühendisi nezaretinde yapılması kanuni zorunluluktur. Bu uygulamanın tüm vardiyalarda yeteri kadar maden mühendisi tarafından taviz vermeden uygulanması sağlanmalıdır.
Maden işletmelerinde yasal olarak bulundurulan Daimi Nezaretçilerin ve İş Güvenliği Uzmanlarının mesleki bağımsızlığı ve iş güvencesi yasal teminat altına alınmalıdır.
Maden işletmelerinde denetim ve yönlendirme mutlaka maden mühendislerinin yetkisinde olmalıdır.
Tüm çalışanların iş güvenliği mevzuatı uygulamaları ve karşılaşılacak muhtemel riskler konusunda bilinçlenmelerini sağlayacak mesleki eğitim politikaları belirlenerek gerçek anlamda yaşama geçirilmelidir.
Yaşanan bu kazanın hukuki ve cezai sorumlulukları geçmişte olduğu gibi birkaç maden mühendisi meslektaşımıza yüklenmemelidir.
Türkiye ekonomisine ciddi katkıları bulunan ve yeraltı kaynaklarının aranması, işletilmesi, zenginleştirilmesi, insanlığın hizmetine sunulması ve bu sahaların rehabilitasyonu gibi birçok kritik pozisyonda görev alan maden mühendislerinin aldıkları eğitimin de bu öneme yakışır olması gerekmektedir. Bu çerçevede Maden mühendisliği eğitiminde, sermayenin kar ihtiyacını önceleyen bir yaklaşım yerine, bilimin ve bilimsel bilginin esas alındığı bir yaklaşım benimsenmelidir.
Siyasetin bürokrasiye müdahalesi sonucu oluşturulan kadroların liyakatsizliğinin bedeli geçmişte olduğu gibi cephede çalışan birkaç maden mühendisi meslektaşımıza yüklenmemelidir.
Kazayla ilgili tüm verilerin şeffaf olarak paylaşılması, kazanın gerçek nedeninin belirlenmesi açısından önem taşımaktadır. Gerçek nedenin belirlenmesi bu tip kazaların gelecekte tekrar yaşanmaması açısından önemlidir.
Maden mevzuatı; odağında insan ve doğa olan çağdaş bir yapıya kavuşturulmalı ve bunun için ulusal madencilik politikaları oluşturulmalıdır. Odamız böylesi üzücü faciaların bir daha yaşanmaması için tüm yetkili kamu kurum ve kuruluşları ile iş birliği yapmaya hazırdır.
(HABER MERKEZİ)