Dikkat! bu haber “Gazete Duvar” ajansından çekilerek otomatik olarak sarihaber.com adresinde yayına alınmıştır. Haberin ilk yayınladığı gibi içeriği editörlerimiz tarafından bir değişiklik yapılmadan yayınlanmıştır. Haber ile ilgili bir hukuksal durum söz konusu ise lütfen bizimle iletişime geçiniz.
SarıHaber gazete veya bir ajans değildir!
DUVAR – İktidara yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulması planlanan ‘Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı köşesine taşıdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Alevi açılımı’ ardından gazeteci Levent Gültekin’in ““Gezi’de niçin sadece Alevi gençler öldü?” sorusuna değinen Kılıçarslan, “Bendeki cevabı şu sorunun: ‘Düzeni değiştirmek için kendi pembiş mabatlarına güvenemeyen beyaz madrabazlar Mis Sokak’ta, Firuzağa’da, Cihangir’de kahve içerek Gezi olaylarına katıldıklarından ve o esnada yasadışı örgütlerin tarlasına döndürülmüş Alevi gençler polisle çatıştığından olabilir mi?’
İnancım şudur ve hiç değişmeyecektir: Beyaz madrabazlar hiçbir zaman Alevilerin dostu olmadı, olmayacaklar da. Onları ‘kullanışlı bir aparat’ olarak görmeye devam edecekler. Aleviler, bu zinciri kırmaksızın rahatlayamayacaklar” diye yazdı.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda gelenekli dindarları, Alevi-Bektaşi ocakları ve Kürtleri ‘öteki’ ilan ettiğini bu nedenle Alevi sorunun 100 yıllık olduğunu iddia eden Kılıçarslan, Alevi derneklerinin başkanlığın kurulmasına tepki göstermesini eleştirdi; “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları yerli yerindedir ve parantezin kapanması için atılan sağlam adımlardır” dedi.
Kültür Bakanlığı nezdinde bir genel müdürlük kurulmasının, cemevlerinin imar, bakım, onarım, aydınlatma ve su giderlerinin karşılanmasının ve isteyen Alevi dedelerine kadro verilmesinin olumlu adımlar olduğunu savunan Kılıçarslan, şöyle devam etti:
“Bu olumlu adımların başka olumlu adımlarla desteklenmesini sağlamak yahut bu adımları bile akamete uğratmaksa Alevilerin sırtındadır. Sırtlarındaki ağır politik baskıyı atıp sırtlarına bu yükü almak her bakımdan doğru bir hareket olacaktır bana sorarsanız.
Denebilir ki ‘dini bir yapının Kültür Bakanlığı nezdinde temsili sorunludur.’ Büyük oranda katılırım bu tespite. Fakat bence bu iş Kültür Bakanlığı bünyesinden hızlı sıyrılabilir ve Aleviler, kendilerini devlet nezdinde temsil edecekleri müstakil bir yapıya kavuşabilirler. Burada ‘eldeki kuş, daldaki kuş’ hesabı yapılmalıdır. Çünkü parantez 100 yıllıktır.
Sözün sonu: Aleviler de tıpkı Sünniler gibi bu ülkenin birinci sınıf ve eşit haklara sahip vatandaşlarıdır. Gönlümden geçen asıl ve kalıcı çözüm, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın devlet imkânlarıyla Sünniler için yaptığı her ne varsa benzer şekilde Aleviler için de bunları öylece yapacak bir teşkilatın kurulmasıdır. Bunun yolu açılmıştır, gözü olana gün ışımıştır. Bu fırsatın kaçırılması Aleviler için de Sünniler için de kötü, çok kötü olur. Benden söylemesi.” (KAYNAK)
—